07 Kasım 2021
Mey Diageo, yıllardır kültür-sanata verdiği desteklerle iş dünyasında öncü bir rol oynuyor. Bizlerse, onları yakından takip ederek bu zamana kadar yaptıklarını yapacaklarının teminatı saymaya devam ediyoruz. Mey Diageo Genel Müdürü Levent Kömür'le “başka kafa" dedikleri bu anlayışı konuştuk.
İnsan uygarlığı, tarihin hiçbir döneminde sanata bu kadar ihtiyaç duymamıştı. Bu yüzden hepimiz bilim, sanat ve hayallerden beslenen bir umut ortaya koymak zorundayız. Hem bireysel hem de kurumsal olarak... Biz de bu sebeple, bizlere umut verenlere yani sanatçılara bir nebze de olsa destek vermeye çalışıyoruz. Kültür-sanata verdiğimiz desteğin arkasındaki felsefe tam olarak bu...
Bir hikâye vardır. Karıncaya sormuşlar "Nereye gidiyorsun?" diye. "Bir ateş var, o ateşi söndürmek için ağzımla su götürüyorum" demiş. Soranlar şaşırmış, "Senin ağzındaki suyla o ateş söner mi?" diye sormuşlar. Karınca da şöyle cevap vermiş, "Olsun, tarafımız belli olsun". İşte bizimde yaptığımız bu; kocaman bir ateşe ağzımızla su götürmek, tarafımızı belli etmek.
Mey Diageo olarak; binlerce yıllık geleneklerimize, toprağımıza, çiftçimize, emekçimize, sanatçımıza, Paydaşımıza, Insanımıza, Gezegenimize, geleceğimize karşı sorumlu olduğumuzu biliyoruz.
Sanatın tüm boyutlarıyla geniş kitlelere duyurulması için gösterdikleri gayreti ve etkin çalışmaları destekliyoruz. 2020 yılından bu yana, kültür-sanata ve tiyatro sanatının güçlenmesine destek vermeyi amaçlayan KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu'nun kurumsal destekçisiyiz. Tiyatro Kooperatifinin "Bizde Yerin Ayrı" kampanyasına ve "Yaz Buluşmaları" etkinliğine destek olarak tiyatrolarla dayanışma sağladık. Zorlu PSM'nin kültür-sanatın sürdürülebilirliği için gerçekleştirdiği projeleri desteklemek adına 2019 yılından bu yana Altın Koltuk Projesi'ni destekliyoruz ve iki adet Altın Koltuk hakkımızı pandemiye rağmen devam ettiriyoruz. Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneğinin gerçekleştirdiği Pembe Hayat Kuir Fest'in kurumsal sponsoru olduk; bu da Türkiye'de bir ilk.
Yurt dışında da çalışmalarımız var. Berlin ve Londra'da duvar resmi çalışmamız Aralık ayı itibarıyla yurt dışındaki rakiseverlerle buluştu. İçinde bulunduğumuz şartlarda bize umut veren tasarımımız ve global ölçekte başarılı işlere imza atmış mural sanatçımız Onur (@ onurpainting) iş birliğiyle, tüm ekosistemimize "Cheers Biz kendimizi kültürel bir mirasın taşıyıcısı olarak görüyoruz, biliyoruz. Tüm çalışmalarımızı da bu farkındalıkla yürütüyoruz.
Bu felsefeyi birkaç örnekle somutlaştırayım. Biz Arter'in ilk to Togetherness dedik. Bu bir birliktelik mesajıydı. Tasarımdaki astronot, pandemi süresince aile ve arkadaşlarımızla aramıza giren mecburi mesafeye dikkat çekiyor, aramızdaki uzaklık/yakınlık ilişkisini sembolize ediyor.
Bunlar kültür-sanat ekosistemiyle dayanışma içerisinde olduğumuz projelerden bazıları... Aslında bütün bu desteklerin ve projelerin temelinde büyük bir iddia var: Biz, "başka bir şirket"in mümkün olduğunu kanıtlamaya çalışıyoruz. Sanatı destekleyen, kadın, LGBT ve işçi haklarını savunan, çevreye pozitif bir etki yapan; yani kurumsal sosyal sorumluluğunu yerine getirmenin de ötesinde "sorumlu bir sosyal kurum" olmaya çalışan bir şirket mümkün.
Son olarak bizim için önemli bir detayı da paylaşmak istiyorum. Sanata karşı bu saygı duruşumuzu, amiral gemisi markamızın şişesinde de somutlaştırdık. Şişemizin üzerindeki mikrofon ve saz müzisyenlere, kâğıt ve kalem ise düşünür ve yazarlara yani yaratıcılara bir saygı duruşudur. Bunun da altını özellikle çizmek isterim.
Evet, sanatsal etkinliklerin yanı sıra kültür arşivi oluşturulması konusunda da birçok çalışmamız bulunuyor. Rakı Ansiklopedisi, Rakı Gastronomisi, Tan Morgül'ün Raki and Fish kitabı gibi ödüllü kitapların hayata geçirilmesine katkıda bulunduk. Metin Solmaz'ın Mehmet Teoman - "Anılar saçılmış odaya, her yere" kitabını, Şengün Kılıç Hristidis'in Kadehlerdeki Dudak İzleri kitabını, Murat Meriç'in Hayat Dudaklarda Mey kitabını, Vefa Zat'ın gastronomi dünyasına ışık tutan kitaplarını ve birçok meze kitabını destekleyerek bu kültürün gelişimine katkıda bulunduk. Tan Morgül'ün İstanbul Meyhaneleri belgeselini de büyük bir mutlulukla destekledik. Bu destekler bizim için çok kıymetli. Çünkü biz kendimizi kültürel bir mirasın taşıyıcısı olarak görüyoruz. Bu kültürden besleniyor, bu kültürü beslemeye çalışıyoruz.
Bizim şirket olarak bir misyonumuz var; bu toprakların sevinci de hüznü de paylaşma, yani bir anlamda sosyalleşme mirasını yenileyerek gelecek nesillere aktarmak. Sevinç ve hüzün denince de akla hemen tiyatro masklarındaki gülen ve ağlayan yüzler geliyor. Bu sebeple şirket olarak yollarımızın tiyatroyla kesişmesi çok normal aslında.
2020 yılından bu yana KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu'nun kurumsal destekçisiyiz. Bunun bizim için iki önemli nedeni var. İlki tiyatroyla kesiştiğimiz küme; tiyatro çok önemli bir sosyalleşme vesilesi ve biz de bir sosyalleşme şirketiyiz. İkincisi ise KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu bizim kıymetli bir müşterimiz ve biz de bu önemli projelerinde onları yalnız bırakmak istemedik.
KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu, sadece tek bir tiyatroya ya da oyuna değil; birçok tiyatroya destek oluyor, birçok oyuna ev sahipliği yapıyor. Ayrıca uzun süredir sosyal hayattan uzak kalan sanatseverler ile sahnelerinden uzak kalan sanatçıları bir araya getiriyor. Bütün bunları düşündüğümüzde, KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu'nun tek kurumsal destekçisi olarak tiyatro sanatını desteklediğimiz ve tiyatro severlerin içleri rahat bir şekilde sosyalleşerek tiyatro oyunlarını izleyebilmesine katkı sağladığımız için heyecanlı ve mutluyuz. 2020 yılında toplam 19 oyunda 10 bin tiyatrosever ağırlandı. 2021 yılında ise toplam 20 oyun gösterimi gerçekleştirildi. Biz de bunun bir parçası olabildiğimiz için gurur duyuyoruz.
Ayrıca, Tiyatro Kooperatifinin iki projesine de mutlulukla destek verdik. Bunlardan ilki, Tiyatro Kooperatifinin geliştirdiği "Bizde Yerin Ayrı" kampanyası. Bu yıl Dünya Tiyatrolar Günü vesilesiyle bu kampanyaya destek vererek 33 tiyatroyla dayanışma sağladık; tiyatroların, tiyatro oyuncularının ve tiyatro emekçilerinin yanında olduk. Satın aldığımız biletleri yıl içerisinde staj için şirketimize başvuru yapan üniversite öğrencilerine armağan ederek, kültür-sanatı gençlerimiz nezdinde yaygınlaştırmaya da destek oluyoruz. İkincisi ise yine Tiyatro Kooperatifinin bu yıl eylül ayında gerçekleştirilen Yaz Buluşmaları... Bu buluşmalar kapsamında, Ataşehir Programı'nda yer alan 16 oyuna bilet satın alarak destek olduk.
Dünya bambaşka bir yöne doğru gidiyor. Eskiden tüketiciler fiyat gibi kriterlere göre ürün tercihinde bulunurdu; şimdi ise seçim kriterleri evriliyor, "duyarlı tüketici" kavramı ön plana çıkmaya başlıyor. Kendimden örnek vereyim; ben beyaz peynir alırken yönetim kurulunda kadın çoğunluğu olan şirketin markasını tercih ediyorum. Balık alırken çevreye katkıda bulunan markayı satın alıyorum. Mahalle sakini olan kedinin, köpeğin yaşam hakkına saygı duyan bakkaldan alışveriş yapıyorum. Çünkü bunlar, benim hayat duruşumla uyumlu...
Tüketici artık kadın davasında markaları yanında görmek istiyor. Eril dil kullanan ya da "maço" kimliğe sahip markaları reddediyor. Çevre konusunda geç kalındığının farkında. Sadece çevreye nötr olan değil, pozitif etki bırakan markaları tercih ediyor. Sanatı, çevreyi ve emekçileri -miş gibi değil, özde destekleyen markaları kendine yakın buluyor. Ve bu da bizim markalarımız için çok iyi bir haber...