Kuşaklar Boyunca Süren Gelenek
Anadolu'nun yüzlerce yıllık kültürüne kokusu sinen rakı, günümüzde yasal tanımlamalarla koruma altındadır. Akdeniz'in güçlü kültürel simgelerinden biri olan anasonun (Pimpinella anisum), tarih boyunca Anadolu'nun üzüm kültürüyle harmanlanması ayrıcalığıyla, bugün yalnızca Türkiye'de yetişen hammaddeler ve ülkemizde yapılan üretimin sonucuna “rakı” denebilir.
Çeşme ve Burdur anasonunun güçlü aromasıyla tarih boyu Akdeniz'in en kaliteli anasonu kabul edilmesi, Anadolu'nun gurur hanesinde yazan zenginliklerdendir. Anadolu üzümlerinden damıttığımız alkol olan sumanın, geleneksel bakır imbiklerde anason tohumuyla ikinci kez damıtılması, yani alkolünün saflaştırılmasıyla ortaya çıkar. Kısaca, rakının kalite standardını korumak için yasal tanım şu standartları koyuyor:
Yalnızca suma veya tarımsal kökenli etil alkol ile karıştırılmış sumanın, 5000 litre
veya daha küçük hacimli geleneksel bakır imbiklerde, anason tohumu (Pimpinella anisum) ile
ikinci kez distile edilmesiyle sadece Türkiye'de üretilen distile alkollü
içkidir. Yani rakı, coğrafi işaretli ve ülkemize özgüdür.
500 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen rakı kategorisindeki markalarımız; Yeni Rakı, Tekirdağ Rakısı, Kulüp Rakı, Altınbaş, İzmir Rakısı, Civan Rakı ve Tayfa Rakı’dan oluşuyor. 2001 yılında, Türkiye’de yüksek alkollü içkilerdeki devlet tekelinin kaldırılması ve özelleştirmeyle birlikte rakının da ilk kez özel sektör tarafından üretilmesinin önü açıldı ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun değişmesiyle kanunda ilk kez bir “rakı tanımı” yapıldı. Bu kanunla 4250 sayılı Kanun’un 3. maddesine “Üzüm kökenli bir distilat olan suma veya tarımsal kökenli etil alkol ile karıştırılmış sumanın, beş bin litre veya daha küçük hacimli geleneksel bakır imbiklerde, anason tohumu ile ikinci kez distile edilmesiyle üretilen rakının, Türkiye’de üretilmesi ve üründeki toplam alkolün en az %65’inin suma olması şarttır” tanımı eklendi.
YENİ RAKI | TEKİRDAĞ RAKISI | KULÜP RAKI | ALTINBAŞ |
İZMİR RAKISI | CİVAN RAKI | TAYFA RAKI | VEFA RAKI |
Markalar hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.
Görüldüğü gibi rakının tanımı tarihte önemli bir yere sahip olmakla birlikte, gerek alkollü içki olması nedeniyle özel hükümlere, gerekse gıda maddesi olması nedeniyle genel hükümlere tâbi oldu. Ancak, rakı tanımının 2001 yılından itibaren kanun kapsamına alınması önemli. Bu şekilde, devletin tek üretici olduğu yıllardan serbest piyasa yapısına geçilirken ve piyasaya yeni üreticiler girerken, rakının geleneksel hammaddelerinin ve geleneksel üretim sürecinin korunması sağlandı; böylece rakının geleceği güvence altına alındı. 2009 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından “rakı” coğrafi işaret tescili yapılarak koruma altına alındı. Mey|Diageo olarak, devraldığımız mirasa sahip çıkıyor, rakının geleneksel üretim ve içim biçimlerine bağlı kalıyor, 500 yıllık geçmişi kendine özgü tarzıyla günümüze taşıyoruz. Portföyümüze eklediğimiz her yeni ürünle rakı adabını korumayı hedefliyoruz.
Fuzuli’nin 1500’lü yıllarda yazmış olduğu Bengü Bade’de arak sözcüğünün ilk kez yazılı olarak kullanıldığı dikkate alındığında, rakının 500 yıllık geçmişe sahip olduğu ortaya çıkıyor. Hatta farklı kaynaklara bakıldığında, rakıya günümüzden 700 yıl kadar öncesinde rastlanıyor. Bunun en önemli kanıtı; Bursa’nın kuşatmasında Padişah Orhan Gazi’nin Geyikli Baba ve müritlerine, yaptıkları yardım nedeniyle 2 yük araki ve 2 yük şarap hediye etmesidir. Çok eski zamanlarda rakılar anasonla lezzetlendirilmiş rakılar değildir. Anason rakıya 1800’ler civarı katılmış olmakla beraber daha erken tarihlerde anasonun kullanıldığı içkiler de mevcuttur. Örneğin Bizans döneminde şaraba anason katılarak yapılan anasato içkisi bunun güzel bir örneğidir.
17. yüzyılda Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde rakı adının yer aldığını görüyoruz. 1800’lerde dönemin ekonomi bakanı Ragıp Paşa’nın Tekirdağ’daki çiftliğinde üretilmiş olan Umurca rakısı, tarihimizin ilk tescilli rakısıdır. 1920-1926 arasında alkollü içkilerin (sarhoş eden şeylerin) yasaklanmasına dair “men-i müskirat yasası” çıkmıştır. Cumhuriyet ilanı sonrasında 1926 yılında bu yasa kaldırılmıştır. 1926 yılında İnhisarlar İdaresi’nin kurulmasının ardından, 1944 yılında Tekel’in kurulmasıyla kontrollü bir şekilde rakı adıyla üretime devam edilmiş, 1944 yılında üretim tamamen devlet tekeline geçmiş ve 2004 yılına kadar devlet tekeli devam etmiştir. 2004 yılında yapılan özelleştirmeyle rakı üretiminde yeni oyuncular ortaya çıkmıştır.
Rakı; “Karakteristik özelliğini Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan doğal unsurlardan, özellikle Türkiye’de yetişen üzüm, anason ve Türkiye’de uygulanan geleneksel üretim yöntemlerinden alan üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tamamıyla Türkiye sınırları içinde yapıldığı kendine has, renksiz bir distile alkollü içkidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Geleneksel tadı ise söyle tanımlanır; “Tadım sırasında ilk algılamada ön burunda oldukça güçlü bir anason kokusu, damakta yoğun ve dengeli anason-alkol tadının yanı sıra üzümden gelen aroma, arka damakta ise kaygan bir iz bırakır” Yani aslında usta eller tarafından üretilmeli, her anason kokulu alkollü içkiye rakı denmemelidir. Gerçek rakıda deneyim, sanat ve ruh vardır. Uğruna kurulan sofralarda beyaz peynir, deniz ürünleri, kırmızı et sakatatlar ile beyaz et vazgeçilmezdir. Sarma, topik, helva, tarama, çiroz, köz patlıcan, pilaki, fırın/ızgara mantar, eski kaşar, yoğurt ve yoğurtlu mezeler, atom ve diğer acılı mezeler gibi birçok farklı lezzetle rakı keyif ve sohbetle tüketilebilir.
"Geleneksel hammaddeler kullanılarak üretilen veya geleneksel bir terkip ya da doğrudan doğruya geleneksel bir üretim biçimi ile karakterize edilen, yahut doğrudan geleneksel bir üretim biçimine dayanmamakla birlikte, böyle bir üretim tarzını yansıtan işlemlerden geçirilmiş olması nedeniyle aynı kategorideki benzer ürünlerden açıkça ayrılabilen ürün" olarak tanımlanıyor (Türk Patent, 2018).
Belirli bir kültür mirası olan yöresel ürünler, belirli bir bölgeye ait özellikleri içermeleri yönüyle spesifik ürünler arasında değerlendiriliyor ve bunun yanında yöreye özgü hammadde kaynaklarıyla geleneksel bir üretim sürecinden geçerek ayırt edici özelliklerini de kazanıyor.
Rakının üretim hammadde ve proses tanımlaması Türk Gıda Kodeksi Distile Alkollü İçkiler Tebliği'nde (tebliğ no: 2016/55, EK-1, A Bendi) yapılmıştır. Rakının Türkiye'de tescilli coğrafi işareti vardır.
1996 yılında Türk Rakısının Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına, 25 Mart 1997 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Coğrafi İşaret Tescili yaptırılmıştır. Söz konusu tescil belgesinde “rakı özgün karakterini Türkiye’de yetişen kuru üzüm ve anasondan almaktadır” denerek anason tohumunun ve üzümün Türkiye’de yetiştirilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. Rakının karakteristik özelliğini korumak üzere alınan bu coğrafi işaret koşulları bugün de hala detaylı ve aktif bir şekilde gündemdedir.
Rakı üretiminde kullanılan su, her nereden geliyor olursa olsun Türk Gıda Kodeksi Distile Alkollü içkiler Tebliği’ne göre standardize edilmek amacıyla işleme tabi tutulmak yani minerallerinden ayrıştırılmak zorundadır. Böylece suyun kaynağından kaynaklı farklı lezzetlerin oluşmasının önüne geçilmekte ve suyun rakı lezzetine etkisi nötrlenmektedir. Bu nedenle su, coğrafi işaret tesciline göre, rakının özgün niteliğine katkı sağlayan bir unsur değildir.
İlk rakıyı kim yaptı?” Çokça merak edilen bu sorunun net bir cevabı olmasa da, bugün bildiğimiz halinin yüzyıllar süren bir evrime dayalı olduğunu biliyoruz. Rakı imal etmek için öncelikle damıtma işleminin gerçekleştirileceği imbik mekanizmasına sahip olmak gerekiyor. “Rakı” sözcüğünün Arapçada "ter" anlamına gelen “arak” sözcüğünden türediği, uzmanların paylaştığı ortak bir kanıdır. İmbik yardımıyla gerçekleştirilen distilasyon işlemi sırasında oluşan ürün akışı terlemeye, imbikten yavaş yavaş akan ürün de ter damlasına benzetilmiştir. Üzümlerin fermentasyonu sonrasında oluşan mayşe distile edilerek (damıtılarak) sumaya, yani konsantre edilmiş üzüm alkolüne dönüştürülür. En fazla 94,5 derece alkollü olan sumaya su eklenerek alkol “söndürülür”. Ardından anason eklenir ve bakır imbiklerde anasonlu ikinci distilasyon gerçekleştirilir.
Bakır imbik ısıyı iyi iletmesi ve üzümden gelen aromatik bileşenleri ortaya çıkararak alkolü saflaştırması dolayısıyla vazgeçilmez geleneksel yöntem kabul edilir. Söndürülmüş sumanın kaynatıldığı bir kazan, ısının etkisiyle sudan önce kaynama noktasına ulaşıp buharlaşan alkolü aktaran bir boru ve buharın yoğunlaştırılarak sıvı hale getirildiği bir soğutma ünitesinden oluşur.
İmbik temelli distilasyon teknolojisi ilk olarak 8. ve 9. yüzyıllarda Mezopotamya'da Arap ve Acem kimyacılar tarafından geliştirildi. İslâm'ın bilim ve felsefede altın çağını yaşadığı bir dönemde ortaya çıkan kaynaklarda Câbir Bin Hayyan'ın şaraptan distile alkollü içki üretimini detaylı olarak yazdığı söylenir. Ancak bu iddia belgelerle kanıtlanamamıştır. İmbikten alkol damıtımı konusunda bilinen en eski yapıt, 12. yüzyılda İtalya'da Magister Salernus tarafından yazılmıştır. Günümüzde, rakının koruma altına alınmış standartlarıyla yapımında kullanılan bakır imbiklerin maksimum kapasitesi 5,000 litreyle sınırlandırılmıştır.
Renk tonu ve berraklık incelenir. Kadeh sırayla üstten, yandan ve eğik olarak incelenir. Dairesel hareketle renk tonları, yoğunluğu ve akışkanlığıyla ilgili fikir edinilir.
Koklayarak incelemeyle aromatik yapı değerlendirilir. Kadeh hareketsiz olarak tutulur ve ürün koklanır. Önce kolay uçucu birincil kokular daha sonra dairesel hareketle kısa ve derin koklamayla zor uçucu ve daha geriden gelen ikincil kokular algılanır. *Seyreltme sonrasında görsel ve kokusal incelemeler yinelenir.
Tadılarak yapılan incelemedir. Seyreltme sonrası havayla ağza alınan bir miktar rakı 1-2 saniye içinde yutulmalı ve hava dışarı verilerek dilde, damakta ve boğazda bıraktığı tatlar algılanmalıdır. *Seyretilmemiş rakıda tadım yapılması yüksek alkol nedeniyle tat alma organlarının ayırt etme özelliğinin kaybolmasına neden olacağından önerilmemektedir.
Ağız hissi, ağzın içerisinde ve damakta hissedilen yoğunluk, dolgunluk, yumuşaklık, sertlik, yakıcılık benzeri hissiyattır. Genel değerlendirmede doku ve tat uyumu aranarak içim kalitesi, karakteri, dengesi ve ağızda bıraktığı his gibi kriterler değerlendirilir.
Arapça'da “ter” anlamına gelen “arak” sözcüğünden türemiştir. İlk olarak Razaki üzümlerinden yapıldığı için “rakı” olarak adlandırıldığı da kabul edilir. Yazılı kaynaklarda ilk olarak Fuzuli'nin Beng ü Bade'sinde “arak” adıyla rastlanır. 17. yüzyılda Evliya Çelebi Seyahatnâme'sinde adı geçen rakı, 19. yüzyılda halk arasında yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır.
Damıtma işlemindeki ürün akışının terlemeye ve imbikten ağır ağır akan ürünün de ter damlasına benzetilmesinden dolayı Arapça'da ter anlamına gelen Arak sözcüğü damıtma ürünlerini tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır. Dilsel, yöresel ve kültürel farklılıklar gösterse de tarih boyunca Doğu Hindistan'dan Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya, Orta Asya'dan Doğu Avrupa'ya uzanan geniş coğrafyada imbik yardımıyla üretilen çeşitli distile alkollü içkilere verilen addır.
Alkollü içeceklerin üretiminde kullanıldığı şekliyle, fermantasyondan elde edilen ortalama %10-15 alkollü mayşenin özel cihazlarda önce buharlaştırılıp sonra yoğunlaştırılması yoluyla alkol derecesinin yükseltilmesi ve bu sırada da istenmeyen fermantasyon yan ürünlerinden ayrılması işlemidir. Daha genel anlamıyla distilasyon, birbiri içinde çözünmüş bileşiklerin, kaynama noktaları farkından yararlanılarak ayrıştırılmasıdır. Distilasyonun diğer bir adı da “damıtma”dır.
Tarımsal ürünlerin bünyesindeki şekerlerin, maya ilavesiyle ve uygun şartlarda alkol fermantasyonuna tabi tutulması sonucu oluşan, prosesine göre ortalama %10-15 derece alkol içeren ve alkol üretiminde kullanılan yarı mamuldür.
Yaş üzümün ya da kuru üzümün fermantasyonuyla elde edilen edilen mayşenin, yani şarabın, üzümün aroma zenginliğini ve kokusunu muhafaza edecek şekilde en fazla %94,5 alkole kadar distile edilmesiyle elde edilen alkoldür.
Damıtma işlemi için kullanılan alete “imbik” adı verilir. İmbikler genel olarak bakırdan üretilir ve bu özellik rakı üretiminde bir gereklilik olarak Türk Gıda Kodeksi’nde de tanımlanmıştır. İmbikte rakı üretimi kesikli bir üretim olup ürünün elde edilme süresi daha yavaş ve tecrübe gerektiren bir süreçtir.
Fermentasyon sonucu elde edilen ve mayşe olarak adlandırılan alkollü karışımın, proses tanımına uygun cihazlarda distile edilmesi ve ardından uygun tamamlayıcı işlemlerden geçirilmesi suretiyle üretilen, alkol derecesi en az %15 derece olan ve büyük kısmı %40-50 alkol derecesi aralığında üretilen yüksek alkollü içkidir. Türk Gıda Kodeksi tanımlarında distile alkollü içkiye dair farklı başlıklarda tanımlamalar ve kategoriler mevcuttur. Buna göre; doğal fermentasyon ürünlerinin doğrudan distilasyonu ve/veya bitkisel maddelerin maserasyonu (yani alkol içinde bekletilerek özlerini almaları) yoluyla üretilen ve içine aroma maddeleri, şeker ve benzeri tatlandırıcılar eklenebilen, farklı kombinasyonlardaki içkilere “distile alkollü içki” denir. Distile alkollü içkilere aroma ve farklı bileşen eklenmesi durumunda, Türk Gıda Kodeksi Aroma vericiler ve Aroma Verme Özelliği Taşıyan Gıda Bileşenleri Yönetmeliği doğrultusunda üretilmesi gerekir. Distile alkollü içki genel tanımına, likör, votka, viski, cin gibi ürünlerle birlikte rakı da girmektedir. Rakının kendisi distile alkollü içkiler içinde Türkiye'de Gıda Kodeksi’nde ayrı bir kategori olarak tanımlanmış, menşei işareti ve ürünün yerelliğinin korunması doğrultusunda üretim bazı, özellikleri çok detaylı bir çerçevede belirlenmiştir.