Ceo Life / Post-gerçeklik çağında bilgi kirliliği

01 Kasım 2022

Post-gerçeklik çağında bilgi kirliliği

Levent, sosyal medyada şöyle bir şey dolaşıyor. Aslı var mıdır?" Son 4-5 yıldır neredeyse ayda en az bir ya da iki kere arkadaşlarımdan buna benzer bir mesaj alıyorum. Ekte de benim uzmanlığıma ya da bilgime başvurdukları bir sosyal medya postu oluyor. Şu kadarını söyleyeyim gönderilen mesajların ezici bir çoğunluğu ya bilim ve gerçek dışı ya da manipülatif önermeler içeriyor. İnsanlar nedenini açıklayamadıkları olguları hep mitolojiyle açıklamış ya da bilgi boşluklarını böyle doldurmuşlar. Sosyal medyaysa bu dönemde çağdaş mitolojiyi besleyen bir mecra olarak karşımıza çıkıyor.

Herkesin birbirinin söylediğine inanarak paylaşılanları doğruladığı ve "Galat-ı meşhurların" sayısının geometrik olarak arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Tam da böyle düşünürken, durumun tam da öyle olmadığını gösteren ve içime su serpen bir rapor elime geçti.

Haberden Kaçınma

Reuters Enstitüsü her yıl Oxford Üniversitesi ile birlikte bir dijital haber raporu hazırlıyor. 2022 yılı raporu haziran ayında yayınlandı. Benim dikkatimi en çok çeken gelişme, "Haberden kaçınanların sayısı giderek artıyor" diye ifade edebileceğimiz sonuç oldu. Raporda Türkiye'de haberi sosyal medyadan takip edenlerin oranının yüzde 62'ye ulaştığı ancak sosyal medyadan edinilen haberlere güvensizliğin de yüzde 54 gibi hayli yüksek bir oranda olduğu bildiriliyor.

Öte yandan sosyal medyadan izlenen haberlere güven konusunda 55 yaş üstü yüzde 48 gibi daha yüksek bir orana ulaşırken, 18-24 yaş arası gençlerde bu oran yüzde 28'e düşüyor. Geleneksel medyaya gösterilen ilginin giderek azalması bizi sosyal medyanın hayatımıza kattığı yeni kavramlar üzerinde düşünmeye zorluyor. Araştırma, sosyal medya takibinde en büyük güvensizliğin konjonktür gereği COVID-19 haberlerine duyulduğunu söylese de yalan ya da yanlış haberlerin en çok ekonomik hayatı etkilediği ve markalara zarar verdiği, dünyada kabul gören bir gerçek.

Bilgi Bozulması

Yalan veya yanlış haberlere "bilgi kirliliği" ya da dünyadaki adıyla "dezenformasyon" deyip geçiyoruz. Ancak bilgi kirliliği üzerine düşünen akademisyenler bu bilgi bozulması kavramını, arkasındaki niyet ve neden olduğu sonuçlar açısından üç ayrı başlıkta değerlendiriyor:

Herhangi bir bilgiyi doğrulamaya lüzum görmeden aceleyle paylaşma (iyi niyet+hata) mizenformasyon, yanlış bilgiyi başkalarına zarar vermek için paylaşma (yanlış bilgi+kötü niyet) dezenformasyon ve doğru ancak saklanması gereken bir bilgiyi zarar verme amacıyla paylaşma (doğru bilgi + kötü niyet) malenformasyon olarak tanımlıyorlar.

Öte yandan sosyal medyada etkin olabilme izleyici ve etkileşim sayılarıyla ölçüldüğü için bütün bu farklı bilgi bozulması kavramları aynı kişinin bilmeden paylaştığı bir olayda yan yana ya da birbirine karışmış durumda karşımıza çıkabiliyor.

Sosyal medyada paylaşılan haberlerin olumsuz etkisi regüle sektörler başta olmak üzere birçok alanda yaşanıyor.

Sosyal medya platformlarının sahipleri bu bilgi bozulmasını engellemek için son yıllarda çeşitli önlemler alsa da yalan ya da yanlış bilginin yayılmasını engellemek çok zor. Onlar önlemlerini geliştirse bile sosyal medya kullanıcılarının da dijital okuryazarlık konusunda kendilerini eğitmeleri ve paylaşımları konusunda daha dikkatli olmaları gerekiyor.

Galiba herkesin "post gerçeklik" ya da hakikat sonrası gerçeklik denilen dünyada yani gerçeği anlamaya yarayan standartların yok olduğu, görüşlerin ve inançların birbirine karıştığı bir ortamda yaşadığımızı kabul etmesi ve ona göre davranması gerekiyor.

Kaynaklar: Reuters Enstitüsü Dijital Haber Raporu 2022, Teyit.org makaleleri