20 Ağustos 2021
Şirketlere sorsanız hemen hemen hepsi “toplumsal cinsiyet eşitliğini destekliyoruz” der. Ancak şirketlerin yönetim kadrosuna baktığınızda ne kadar samimi olduklarını görebilirsiniz. Yönetim kurulları “erkek kulübü” gibidir. Bunları kendi kendime söylemiyorum. Oranlar ortada. Türkiye’de şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin yalnızca yüzde 17’si kadın. Ve maalesef bu oran bize durumu net olarak da göstermiyor. Çünkü bu üyelerin birçoğu akrabalık bağlarıyla yönetim kurulu üyesi oluyor. Kurucunun, patronun kızı, eşi yönetim kurulunda yer alıyor. Basamakları kendi bilgi birikimi, donanımı ve azmiyle çıkan kadınların oranı ise çok daha düşük. İşte bu yüzden de yönetim kurullarında şirketlerin kurucu ailelerinin kızları ve eşleri ailelerin erkek üyeleri gibi yönetimde olmalılar, ancak dışarıdan da çok daha fazla sayıda kadın yönetim kurullarına girmeli. Bu yıl bu konuda umut veren adımlar oldu. Örneğin İKSV İdare Kurulu’nun yeni üyeleri arasına Garanti BBVA Kurumsal, Yatırım Bankacılığı ve Küresel Piyasalardan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin ve Palo Alto Networks Global Pazarlama ve İrtibattan sorumlu lider yardımcısı Zeynep İnanoğlu Özdemir girdi. Ünlü&Co Yönetim Kurulu’na TEV Genel Müdürü Yıldız Günay ve MEY Diageo Genel Müdür Yardımcısı Özlem Yeşildere de katıldı. Yönetim kurullarındaki erkek egemen yapıyı değiştirmek için 2012’den bu yana çalışan, eğitimler veren ve şirket yönetimlerini toplumsal cinsiyet ayrımcılığı konusunda fark yaratmaya özendiren Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’ni (YKDD) aradım. 2021 yılı şirket atamalarında kadın oranının nasıl olduğunu merak ettim. Bu arada şu bilgiyi de verelim, bugüne kadar YKDD programına katılan 195 kadın yöneticinin 135’i 10 yıl içinde en az bir yönetim kuruluna girdi. Derneğin Danışma Kurulu Başkanı Murat Özyeğin bundan 7 ay önce şirketlerin yönetim kurulu başkanlarına bir mesaj göndererek kadınlara yönetim kurullarında yer verilmesi konusunda hassas davranılmasını istemiş, dernek çalışmalarını hatırlatmıştı. Yapılan çalışmaların meyveleri bu yıl alınıyor diyebilirim. Son bir yılda 35 kadın yönetici 41 yönetim kurulu üyeliğine geldi. Toplumsal dönüşüm ve gelişme, kadınların ekonomik hayatın her alanına katılımıyla gerçekleşir. Ayrımcılıktan uzak anlayışın takipçisi olmaya devam edeceğim. Bu arada küçük bir not da düşelim. YKKD orman yangınları sonrasında da kadın yöneticiler olarak bir ağ kurup, İhtiyaç Haritası ile birlikte ihtiyaç sahiplerine konteyner ve arı kovanı desteğinde de bulundu.
Orman yangınları sonrasında ortaya çıkan dayanışma ruhu yaraları sarmak için projeler üretiyor. Bir Destek Bir Yuva projesi de bu işlerden biri. Kuşkusuz yangınlardan zarar gören yerler için büyük bir dayanışma gösterildi. Türkiye’nin her yerinden insanlar kendi bütçelerine göre destek verdiler, şirketler seferber oldu. Beyaz eşyadan tıbbi malzemeye kadar birçok malzeme aktı yangın bölgelerine. Sivil inisiyatifler, platformlar, dernekler yaraları sarmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar. Hepsini alkışlıyorum. Ancak bundan sonrası için de seferber olmaya da ihtiyaç var. Maalesef birçok insanın evi yandı, bağı bahçesi kül oldu, ahırlar, kümesler yok oldu. Bugüne kadar Türkiye’nin her yerinde gerçek ihtiyaçları tespit edip el uzatmak isteyen kişileri, kurumları ihtiyaç sahipleriyle şeffaf biçimde bir araya getiren İhtiyaç Haritası da Nef Vakfı ile Bir Destek Bir Yuva projesine başladı.
Net Vakfı ilk adımda yangından en çok zarar gören 3 köyü yeniden yapacak. Burada da her şey köylülerin önceki hayatlarına uygun şekildeyapılacak. Mert Fırat ve Erden Timur her yeri karış karış gezdi. Ekipleri tüm eksikleri saptarken onlar da ilk adımda gerçekleştirilecek işleri belirlediler. Bundan sonrası için “Önce Yuva” diyerek projeyi başlatan İhtiyaç Haritası’nın kurucularından Mert Fırat ve Nef Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur’la konuştum.
Nef Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur: Ormanlarımız çok önemli. Ormanın en önemli göstergesi kardeşliktir, dayanışmadır. Biz de bu projeyle bu dayanışmaya dal olalım diye başladık. Amacımız afetten zarar görmüş yöre halkının bir an evvel hayatına geri dönmesini sağlamak. Bu projede evleri zarar gördüyse evlerini, ahırlarını, seralarını onarıyoruz. Hayvanları zarar gördüyse kaybettikleri hayvanları yerine koyuyoruz, yeni hayvanlar edinmeleri için destek oluyoruz. Arıcılıkla uğraşıyorlarsa kovan tedarik ediyoruz. Nef Vakfı olarak 3 köyün tüm ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Yangından etkilenen bölgelere yaptığımız ziyaretlerde, insanların gayreti, umudu, olumlu bakışı beni çok etkiledi. Her şeyini kaybetmiş insanların bile hayata sarılışı etkileyici. Evi yanmış, hiçbir şeyi kalmamış insanlar, başkasına yardım ediyordu. Evi hasar görmeyen insanların da geçim kaynağı yok olmuş. Evinde hiçbir zarar yok ama geçimini sağlayabileceği hiçbir şey kalmamış. En az 2 yıl orada olacağız. Bölgenin yapısına uygun köy evleri tesis edeceğiz. Diğer evlerin yapısına uygun, köy evi gibi köy evi, yani Ege köyü nasılsa öyle yapılacak. Zaten eski halleri yeterince güzel, yeni bir şey eklemeye gerek yok.
İhtiyaç Haritası kurucularından Mert Fırat: Burada yapmaya çalıştığımız şey lokalde ve yerelde insanların sahip olduğu evleri tam da uygun bir şekilde onarmak. Yerelin, sivil toplumun ve kamunun desteğiyle birlikte bu projeyi bir an önce hayata geçirmenin, belki de yerelin ihtiyacı olan alternatif yolları yaratmanın peşindeyiz. Afetler insanlarda çok derin izler bırakıyor. İnsan o eski evini, hayvan dostunu, bitkisini arıyor; hepsinde ayrı bir hatıra ayrı bir yaşanmışlık var. Yerine yenisini koymak kolay değil; bugünden yarına süreci birlikte geçirmek, yasını da anlamak ve destek olmak gerekir. İşte bizim hayalimiz sadece yerine yenisini koymak değil, 1-2 yılın sonunda yenisinin eskisi gibi hissettirebileceği bir hayat tesis edebilmek. İnsanlar belki bir süre arıcılık yapamayacaklar ya da yeter miktarlarda üretemeyecekler. Dolayısıyla bu üretim emeğinin başka bir değeri var artık. Bu değeri sadece üreticisinin değil, bizlerin de bir şeyleri tüketirken biliyor olması oldukça önemli. Mesela ben bundan sonraki hayatımda yangından zarar gören bölgelerde yetişen, üretilen mamulleri tüketmeye bizzat emek harcayacağım.