12 Ocak 2024
Evrensel / Sayfa: 10/12.01.2024
AŞK, ATEŞ VE ANARŞİ GÜNLERİ: TÜRK SİNEMATEKİ VE ONAT KUTLAR
'Kutlar'ın sorumluluk bilinci hatırlanmalı'
Şeyma AKCAN İstanbul
Yazar ve Sinemacı Onat Kutlar ve 1965'te İstanbul'da kurulan Türk sinemateki hakkında yapılan belgesel film "Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri: Türk Sinemateki ve Onat Kutlar" dün MUBI'de vizyona girdi. Dünya prömiyerini 42. İstanbul Film Festivali'nde yapan filmin yönetmenliğini Onder Esmer, yapımcılığını ise Matthias Kyska üstlendi.
Türk Sinematek Derneğinin kurucularından Onat Kutlar'a adanan belgesel, bir portre olmanın yanı sıra Türkiye sinemasının yakın tarihini ülkenin siyasi atmosferiyle birlikte de inceliyor. Filmde arşiv görüntüleriyle birlikte, dönemin aktörleri olan yazarlar, sinemacılar ve Kutlar'ın çevresindeki insanlarla yapılan röportajlar da döneme ışık tutuyor.
Belgesele ilişkin röportajlarda da yer alan dönemin tanıklarından ve Kutlar'ın dostlarından Şair Adnan Özyalçıner, Belgeselin Yönetmeni Esmer ve Yapımcısı Kyska gazetemize belgeseli ve Onat Kutlar'ı anlattı.
'SİNEMANIN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜNE İNANDILAR'
Avusturyalı bir sinemacı olarak Onat Kutlar ve sinematekin kendisi için bir ilham kaynağı olduğunu belirten Kyska, "Türk tarihi için önemlerinin yanı sıra, kişisel olarak benim için etkileyici bir maceranın kahramanlarıdır. En zor siyasi ve ekonomik koşullarda, devlet desteği olmadan sinemayı ve sanatı hayatlarının merkezi haline getiren bir grup insandı. Bu aynı zamanda sinemanın dönüştürücü ve politik önemine ve gücüne inandıkları anlamına da geliyor. Bunlar, çoğu insanın salonlarda tek başına film tükettiği günümüzde ne yazık ki nadiren rastlanan inançlardır" dedi. Araştırma sürecinde Türkiye tarihi, özellikle de 1950-1980 arası dönem hakkında da çok şey öğrendiğini anlatan Kyska, "Türkiye'nin mevcut durumunun bu tarihsel bilgi olmadan anlaşılmasının zor olduğunu fark ettim. Bir yabancı olarak bu benim için özellikle ilginç, çünkü medyamız aracılığıyla tarihsel bağlam hakkında hiçbir şey öğrenmiyoruz" ifadelerini kullandı.
GEÇMİŞİN İZLERİNİ SÜRERKEN DEĞİŞİME GİTMEK
Onat Kutlar ve Türk sinematekinin hem o dönem açısından hem de bugün açısından öneminden bahseden Önder Esmer, "Türk sinemateki tarafının ve Onat Kutlar'ın, içinde bulundukları çağa dair yüklendikleri sorumluluk bilinci, günümüze dair yol/yön arayışlarına yeniden bir sorgulamayı hatırlatacağını düşünüyorum. Bu durum geçmişin izlerini sürerken, değişime gidecek yolun birikimli aidiyetini de kuracaktır" dedi.
Anlatılan dönemde Türk sinemateki ve Yeşilçam arasında geçen tartışmaları Esmer, "Sinemaya dair 'kurtarılmış bölge' olarak tariflenen Türk sinematekinin, Yeşilçam düzenine olan karşı çıkışı sadece mevcut sinema anlayışının değil, değişmesi gerekli koşullarında siyasal uzantılarını vurgular. Bu tavır sanatçı bireyin içinde yaşadığı çağa ve topluma olan sorumluluğunu ifade eder. Sanatın yerli karakteristiğinde yatan ruh ve esprinin evrensel değerde teknik ve deneysel sorgusunu aralar. Sinemayı bilmede 'sıfır noktası' olarak görünen sinematek kavramının fikirsel olarak yüklediği 'ortak meydan' söylemi de bunu gerektirir" sözleriyle anlattı.
BELGESEL FESTİVAL YOLCULUĞUNDA
Prömiyerden sonra Documentarist Festivali'nde ve 2023 sonbaharında Adana, Ankara, Kocaeli ve Gaziantep'te gösterilen film, Ankara Film Festivali'nde ulusal belgesel yarışmasında yer aldı ve Kocaeli Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü'nü kazandı. 18 Ocak'ta İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde "Biz Varız" programı kapsamında gösterilecek olan filmin ay sonunda da sürpriz bir gösterimi daha olacak. Türkiye dışında Almanya'da Münih, Frankfurt ve Nürnberg olmak üzere üç festivale başvurularını yapan ekip, Almanya'daki seyirciyle buluşmayı bekliyor.
BELGESEL YAPMANIN ZORLUKLARI
Kendisinin uzun metraj belgeselde ilk işi olan belgeselin yapım süreciyle ilgili konuşan Kyska, "En büyük zorluk mali destek bulmak. Özellikle de belgeselin başlangıç aşamasında, henüz potansiyel destekçileri ikna edecek yeterli materyaliniz yokken... Kurmaca bir filmin aksine, bir belgeselin senaryosunun ikna edici etkisi çok azdır. Türkiye'de belgesel filmler için daha fazla fon olmalı. Son aşamada bir sponsor bulabildiğimiz için mutluyuz ve bu noktada Mey Diageo ya katkıları için teşekkür etmek istiyorum" ifadelerini kullandı. Türkiye'de sinemacının yolunun engebeli, dolambaçlı ve dikenli bir yol olduğunu belirten Esmer, "Bu sebepten genç sinemacı, mevcut imkanların sürdürülebilir olanaklarını sorgularken erdemli duruşun savunusunu da taşımakla yükümlüdür. Geçen zaman ile deneyimlediğimiz bu zorluğun genç izleyicilerde bıraktığı ateşi gördükçe, adımlanacak fikirlerin heyecanını da duyuyorsunuz" yorumunda bulundu.
Belgeselin Yönetmeni Önder Esmer, "Türk sinemateki tarafının ve Onat Kutlar'ın, içinde bulundukları çağa dair yüklendikleri sorumluluk bilinci, günümüze dair yol/yön arayışlarına yeniden bir sorgulamayı hatırlatacağını düşünüyorum" dedi.
'BİR ANLATICIYDI'
ŞAİR Adnan Özyalçıner, Kutlar için, "Onat Kutlar çok yakın bir dostum, arkadaşımdı. Yaşasaydı 88 yaşında aramızda olacaktı. Onat Kutlar bir anlatıcıdır. Öyküleriyle, mektuplanyla, yazıları ve sinemacılığıyla... Anlatılarında yaşadıkları zamandan, toplumsal koşullardan, en başta kendilerinden sıyrılıp gitmek isteyen kişiler vardır. Onların bu çabası toplumun onlara dayattığı kabukları kırma çabasıdır" dedi.