İşler iyi gittiği zaman genelde insanlar kariyerlerini ön plana alır, kariyerlerini kullanırlar. İşler kötü gittiğinde ise aslolan ve ihtiyaç duyulan karakterdir.
15 sene kadar önce, bir yöneticim benimle '' (İş yaşamında) Şansınızı artırmak için 13 tavsiye'' diye çevirebileceğim ''13 ways to get lucky'' başlıklı bir liste paylaşmıştı. Ne kadar işime yaradı orada yazılanlar bilemem. Ama bana senelerdir büyük bir disiplinle tekrarladığım bir rutine başlamam konusunda ilham kaynağı oldu.
O günden beri her ocak ayında oturup ''ben geçen sene iş hayatıyla ilgili hangi önemli dersi çıkardım'' diye düşünüp not etmeye başladım. Bu derslerin çoğunu da ilgili konu üzerine söylenmiş kelam ile özetledim. (Kelam, kelimenin çoğulu olup ''bir fikri tam olarak anlatan söz'' demektir) 1992'de kurumsal hayata atıldığımı düşünürseniz, hali hazırda 25 kelamlık bir liste oluştu. Bu listeyi de beraber çalıştığım arkadaşlarımla paylaşmayı alışkanlık haline getirdim. Hala eski mesai arkadaşlarımdan güncellemelerle ilgili istekler alırım.
Yazımın başlığını da Ataol Behramoğlu'nun, ciddi bir yaşam koçluğu manzumesi olan şiirinden esinlendim.
Başlıktan da anlayacağınız gibi düzenli olarak bu listedeki dersleri buradan paylaşmaya çalışacağım.
Herhangi bir sıralama gözetmeden, gündemdeki konulara göre bir seçim yapacağım. Bu serideki birinci paylaşımımı listemde 24. sırada olan ders ile başlamak istiyorum:
'' Character, like a photograph, develops in darkness''
Bu özlü söze, şu şekilde Türkçe bir yorum getirirdim:
'' Nasıl bir fotoğrafı tab etmek, basmak için karanlık bir odaya ihtiyaç varsa, insanların karakteri de karanlıkta, zor zamanlarda ortaya çıkar, gelişir.''
Bu sözler Mardin doğumlu ünlü fotoğrafçı Yusuf Karş'a (Yousuf Karsh) ait. Önemli bir portre fotoğrafçısı olarak Picasso, Mandela, Muhammed Ali, Churchill, Hemingway, Audrey Hepburn, Einstein, Miro, Bogart, Martin Luther King gibi birçok şahsiyetin fotoğraflarını çekmiş. Aşağıdaki linkte işlerini incelediğinizde aslında birçok fotoğrafı size aşina gelecektir.
İş hayatında her zaman işler güllük gülistanlık değildir. Kriz zamanlarında genel olarak en çok verilen tavsiye daha çok çalışmaktır ve bu doğrudur. Bununla birlikte, çok çalışmak gerek bir koşuldur ama yeter koşul değildir. Çok çalışmanın yanına, karakter ortaya koymayı da eklemek lazım. Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı Baş Antrenörü Zeljko Obradovic geçtiğimiz senelerde oynanan bir maç sonrası oyuncularını şöyle övmüş: ''Bu atmosferde oynamak kolay değil ancak biz ortaya karakter koyduk.''
Ne demek istemiş acaba? Kriz yönetiminde en önemli unsurlardan biri güven kavramıdır. Ekip üyelerinin, çok çalışmak yanında birbirlerine güvenmeleri de şarttır. Karakter denilen kavram da işte bu güveni yaratan ya da yıkan etmendir. Karakter kelimesinin içinde ''feragat, özveri (selflessness), yardımlaşma, dayanışma'' vardır. Bunlar göstermesi çok zor özelliklerdir. O yüzden, karakterin hem var olup olmadığını anlamak hem de geliştirmek için Yusuf Karş'ın söylediği gibi karanlık ve zor zamanlar gereklidir.
İşler iyi gittiği zaman, herkes daha kolay yardımlaşır, dayanışır, daha kolay feragat eder. İşler zorlaştığında ise karakterli olmak bir seçimdir çünkü çaba gerektirir. Bu bir seçim ise, o zaman karşılığındaki diğer seçenek(ler) ne(ler) dir?
Benim gözlemlediğim genelde bu seçimler hep kariyer ve karakter arasında oluyor. İnsanlar bazen kariyerleri uğruna karakterlerini arka plana atıyorlar, ya da linkteki yazıda belirtildiği gibi karakterlerini planlamaya kariyerlerini planlamaktan daha az zaman harcıyorlar.
Konuşmacı olarak katıldığım bir derste, bir öğrencinin sorusu üzerine direktör seçimlerimizi yaparken en çok anlamaya çalıştığımız ya da sorguladığımız özelliğin o adayın karakteri olduğunu söylemiştim. Ekibimize katılacak arkadaşımızın, alanında uzmanlığı kadar hatta ondan da daha önemli olarak sahip olduğu karakter başarıyı getirecek olan faktördür.
Kısacası kurumsal yaşamdaki 24. senemde aldığım ders şu olmuştur:
'İşler iyi gittiği zaman genelde insanlar kariyerlerini ön plana alır, kariyerlerini kullanırlar. İşler kötü gittiğinde ise aslolan ve ihtiyaç duyulan karakterdir.
Bir sonraki makale: 18 numaralı ders; ''Önemli olan, ne bildiğin değil nasıl öğrendiğindir.''