06 Haziran 2024
Sürdürülebilirlik kelimesi eskiden de bu kadar hayatımızın içinde miydi?
S-Ü-R-D-Ü-R-Ü-L-E-B-İ-L-İ-R-L-İ-K
Aslına bakarsak söylemesi de yazması da zor bir kelime, ama dünyanın durumunu düşündükçe, bu kelimeyi daha çok duyacağız ve kullanacağız gibi görünüyor.
Peki nedir bu sürdürülebilirlik?
Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Gelişme Komisyonu’nda 1991’de şöyle açıklanmış: “Bugünün gereksinimlerini, gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılayabilme olanağından ödün vermeden karşılamak.”
Peki 1991 ve sonrasındaki yaşam şekillerimizi düşündüğümüzde, bugün 2024’te gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılayabilme olanağından ödün vermiyoruz dememiz ne derece mümkün?
Hatırlarsınız belki birkaç yıl önce Marmara Denizi’nin yüzeyini müsilaj denilen bir madde kaplamıştı. Ancak 1990’lı yıllarda insanlar gönül rahatlığıyla Marmara Denizi’nde yüzebiliyordu. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda görüyoruz ki, “ödün vermemek” pek de uygulanabilir olmamış bizler için. Sadece yaşadığımız coğrafyayı bile düşünsek, verdiğimiz yüzlerce ödünü bulabiliriz. Daha fazla ödün vermemek için yapabileceğimiz birkaç küçük çözümü hatırlatmak isterim:
1. Bilinçli Alışveriş:
Salgın sebebiyle evden çıkamadığımız zamanlar çok da geride kalmadı. Ancak, o dönem bolca yaptığımız online alışveriş, şimdi alışkanlık haline geldi. Geçenlerde sosyal ağlardan birinde bir paylaşım gördüm; bir kullanıcı kırtasiyeye kalem almaya gitmeye üşenmiş ve internet üzerinden ülkenin başka bir şehrinden kalem siparişi vermiş. Sırf üşendiğimiz için onca yakıt, onca emek, onca plastik ve onca karton atığına değer mi gerçekten?
Oysa, yaşadığımız bölgede yetişen ürünlerle beslenerek ve bölgede üretilen ürünleri kullanarak lojistik sebepli oluşabilecek çevre kirliliğini azaltmamız mümkün. Özellikle meyve sebze alışverişimizi yaşadığımız alanlardaki pazarlardan, lokal dükkanlardan yapabilirsek hem o bölge halkının kalkınması için bir adım atmış oluruz hem de sürdürülebilirliğe katkı sağlarız. Alışveriş sırasında yanımızda bez çantalarımız olacağını da düşünürsek, plastik kullanımının da önüne geçmiş oluruz.
Satın aldığımız ürünlerin içeriklerini veya etiketlerini okuyabiliyor olmak da sürdürülebilir bir dünya için önemli. Tarımsal çalışmalar ve endüstriyel üretimler sırasında kullanılan kimyasallar, ne yazık ki bizleri zehirliyor. İçerik anlamında kötü ve çevreye zarar veren ürünleri ne kadar satın almazsak, belli bir süre sonra üretici de buna önem vermeye başlamak zorunda kalır.
Alışveriş sadece ihtiyaçlarımıza göre şekillenmiyor. Gerçekten 18. ayakkabıya ihtiyacımız var mı? Ya da orta sehpada toz tutan mumluğa? Satın alırken oluşan tatmin hissi ne kadar devam edecek? Eğer gerçekten ihtiyacımız yoksa almamak en doğrusu. İnsanoğlu olarak bunu yönetmemiz her zaman kolay olmuyor. Bu tip durumlarda, 2. el eşyaları düşünebiliriz. Özellikle sürdürülebilir ürünleri tercih ettiğimizde farklı kişiler tarafından yıllarca kullanılabilir olması, çevreye verilecek zararı ciddi oranda azaltacaktır. Diğer bir bakış açısıyla, antikalar evimize güzel bir görünüm de sağlar.
2. Gerektiği Kadar Su Tüketimi
Bir insan su içmeden ne kadar süre yaşayabilir ki? Sadece yaşam devamlığı için değil, hayatımızın her alanında suya ihtiyacımız var. Hijyen gereksinimlerimizi ve birçok ihtiyacımızın su olmadan halledilemiyor olduğunu düşündüğümüzde su kaynaklarının yanlış kullanımının etkisini kolayca fark edebiliriz. Su kullanımı konusunda dikkatli olmak, su israfını ve kirliliği azaltabilir ve suyu çeşitli yerlere taşımak için gereken enerjiyi en aza indirebilir. Damlayan bir musluğu tamir etmek, duş alma sıklığımızı azaltmak, hatta eski usul banyo düzenine geçmek, düşük debili duş başlıkları ve musluklar kullanmak, evde kolayca yapılabilecekler listesinde yer alıyor.
3. Enerji Tasarrufu
Mutfaktan salona geçerken elektriği kapatmak gerçekten çok mu zor? Ya da yatarken bilgisayarımızın fişini çekmek gerçekten çok fazla iş mi? Bunlar gibi küçük alışkanlıklarımızı değiştirmemiz bile, çevreye ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Bir adım ileriye giderken, satın aldığımız ürünleri enerji tasarruf sınıflarına göre tercih edersek; klima, kombi gibi cihazların bakımlarını aksatmaz ve üreticilerin önerilerine göre kullanırsak hem bütçemize hem de çevremize olumlu katkı sağlamış oluruz.
Yaptığımız büyük yatırımlarda da yenilenebilir enerji alternatiflerini düşünmeyi atlamamak önemli. Özellikle araç almak istiyorsak elektrikli ya da hibrit araçlara yönelebiliriz. Ama önceliğimizi her zaman toplu taşımadan yana kullanmak çok daha sürdürülebilir bir seçenek olacaktır.
4. Atık
Günlük hayatımızda ürünlerin ambalajları, yemeklerin kabukları, paketler vb. bir sürü çöp çıkartıyoruz. Peki bu çöp dediğimiz şeyler gerçekten çöp mü ve gerçekten çıkmak zorunda mı? Bilinçli alışveriş kısmında yazdığımız gibi, bez çantayı hayatımıza dahil edersek belki de ürettiğimiz atıkların yarısından kurtulabiliriz. İçme suyumuzu cam şişelerde yanımızda taşırsak hem tükettiğimiz mikroplastikten kurtulmuş, hem de plastik atık miktarını azaltmış oluruz. Ek olarak, mutfakta çıkan organik atıkları da kompost yaparak çöp olmaktan kurtarabiliriz.
Hazal Suveren - Sürdürülebilirlik Müdürü