08 Ekim 2023
Zeynep Oral
Sadece şarap kültürü değil, şarap üretimi de ülkemizde kadınlardan soruluyor!... Nereden mi biliyorum? Önceki hafta kendimi Elazığ’da bağbozumu başladığında Alpagut bağlarında, bir yanımda öküzgözü, öteki yanımda boğazkere üzümleriyle yüklü doğada buldum. İşte öğrendiklerimden satırbaşları. (Ama önce “Alkol sağlığa zararlıdır” deyip durumu garantiye alayım.)
Anadolu topraklarında şarap üretimi 10 bin yıl öncesine dayanıyor. Göbeklitepe’den, Hitit’ten, Urartu’dan, Frigya’dan Kuzey Mezopotamya’ya... Osmanlı, Avrupa’ya yılda 300 milyon litre şarap ihraç ederken günümüzde üretim 75 milyon litre. (Huuu, Osmanlı tutkunları duydunuz mu!)
Türkiye dünyada en büyük bağlara sahip 5. ülke ama üretilen üzümün sadece yüzde 3’ünden şarap yapılıyor. Bu oran öteki ülkelerde yüzde 80-85. Oysa 1 kilo üzüm ihraç etmek 80 cent; 1 litre şarabın değeri ise 3 dolar. Yeni Zelanda’nın bağları bizimkinin onda biri ama bizden 275 kat daha çok şarap ihracatı var! (Hani Müslümanız ya, çalmak çırpmak, her gün kadın öldürmek serbest ama şarap üretmek tu kaka! Devlet desteği bir yana, köstek olmasa yeter!)
Atatürk’ün teşviki
Bu bilgileri Mey Diageo Genel Müdürü Levent Kömür’den alıyorum. (Parantez içindeki yorumlar bana ait.) Öküzgözü ve boğazkere, ikisinin de kaynağı Doğu Anadolu. Türkiye’de ikisinin bir arada yetiştirildiği tek bağ Alpagut bağları. Bu ikisini yerinde işleyebilen tek tesis, Mey|Diageo Elazığ Şaraphanesi.
Atatürk’ün teşvikiyle 1930’larda şaraplık bölge ve üzüm araştırmalarına başlanmış. Rivayete göre 1937’de demiryolu hattı için Elazığ’a geldiğinde kendisine öküzgözü şarabı ikram edilmiş ve bölgenin potansiyelini ortaya koyan bu ikram buranın kaderini değiştirmiş. Bu amaçla uzmanlar getirtilmiş.
O günlerde kurulan şaraphanelerden, günümüze ulaşıp hâlâ üretim yapan tek tesis. Arada elbet elden geçmiş, genişlemiş; insana, doğaya, ekosisteme saygılı bir kültürel ve toplumsal alana dönüşmüş.
Kadınlar daha yetenekli
Şarap üretiminin her safhasında kadınlar çoğunlukta. Hasat zamanı bu oran yüzde 90’ları geçiyor. Diğer zamanlarda yüzde 80. Üzümü toplamaktan araştırmaya, bu işin en üst düzey eğitimini veren Ayça Budak’a (Uluslararası Şarap Akademisi Md.) her alanda kadınlar ön planda...
Neden diye sorduğumda Levent Kömür’ün yanıtı yüzümü güldürüyor: “Çünkü kadınlar daha yetenekli.” Üstelik her alanda eşit işe eşit ücret uygulanıyor. (Darısı başımıza!)
Acaba bu yanıt beni mutlu kılmak için miydi diye düşünürken önüme Fransa’nın en ünlü şarap kültürü dergisi “Le Revue du Vin” çıkıyor. Ekim 2023 sayısında 10 sayfasını Türkiye’deki şaraplara ayırmış. Derginin kapağa koyduğu başlık: “Türkiye: Kadınlar Şark’ın şarabını sarsıyor!” On sayfa boyunca “şarabın beşiği” diye tanımladıkları Türkiye’de şarap üretiminde genç kadınların egemenliği, bu alandaki başarıları anlatılıp duruyor...
İki üzüm, iki gözüm
Şarap kültürü, ülkemin doğusundan batısına yüzyıllardır edebiyatın, şiirin, şarkıların, türkülerin, manilerin, folklorumuzun, doğamızın ve insanımızın bir parçası olmuş.
Bizdeki kadar üzüm çeşidi dünyanın hiçbir yerinde yok. Bundan yararlanmak gerek. Yeter ki aklımızı kullanalım, yeter ki tüm üreticiler birlik olsun. Yeter ki iklim krizinin, çevre kirliliğinin, ekosistemin yozlaşmasının bilincinde olup önlemler alalım. Yeter ki bu potansiyeli, tarıma ve turizme yapabileceği katkıları bilip önemini kavrayabilelim.
Alpagut bağlarında bize armağan edilen “Öküzgözü&Boğazkere: Anadolu’dan Geleceğe Miras” adlı muhteşem bir kitapta Aylin Öney Tan, “Tamamlayıcı Tezatlık” yazısında iki üzümü öküzgözü ve boğazkereyi Dicle ve Fırat’a benzetiyor:
“Bence öküzgözü işveli Dicle; boğazkere ise deli Fırat’ın ta kendisidir. Ne olursa olsun, öküzgözü ve boğazkere bu toprakların kızı ve oğludur. Biri ruh ise öbürü tendir. Her ikisi de toprağın ta kendisidir. İki gözüdür” diyor. Aynen öyle!