01 Kasım 2021
Bundan önce İK’nın “liderlik masasındaki yeri”ni ya da “iş ortağı” yaklaşımıyla operasyonel katkıdan sıyrılarak nasıl daha stratejik olabileceğini tartışırdık. VUCA dünyası (değişkenlik, belirsizlik, karmaşıklık, muğlaklık) ise bu tartışmaların ötesine geçilmesini, İK biriminin senaryo bazında strateji üretimi ve kriz yönetimi uygulamaları ile güçlü bir iş ortağına dönüşmesini sağladı.
Pandemiyle beraber, İK profesyonelleri olarak ezber bozan bir döneme girdik. Bu dönemin getirdiği kırılganlık, kaygı ve yalnızlık gibi zorluklar nedeniyle çalışan deneyimine eskisinden daha fazla önem veren bir değişimin içindeyiz. Ayrıca, bu dönemde hızlıca yeni perspektifler geliştirebilen ve bunları çalışan deneyimi odağında hayata geçirebilen İK birimlerinin fark yaratacağına inanıyorum. Yeni perspektifler geliştirmenin yolu da dışarıda olanları yakından takip ederek, içeride hızlıca test edip öğrenmekten geçiyor. Deneme-yanılma kavramı hiç bu kadar kıymetli olmadı; çünkü bu dönemin doğru cevaplarını bilen hiç kimse yok.
İK OLARAK “FASİLİTATÖR” YA DA “KOÇ” ROLÜNDEYİZ Mey|Diageo İK ekibi olarak, yeni çalışma modelimizi ve iş yapış şeklimizi belirleme yolculuğuna bilinmezlikler içinde çıktık. Çalışan deneyimini merkeze koyabilmek için bu yolculuğun kaptanlığını farklı departman ve seviyelerden çalışanlarımızdan oluşan bir takıma bıraktık. Onların önerileriyle iletişim ve yetkinlik gelişimi odaklı bir değişim programı başlattık. Bu yolculuktaki rolümüzü daha çok “fasilitatör/kolaylaştırıcı” ya da “koç” olarak görüyoruz. Hedefimiz; çalışanlarımızın geri bildirimleriyle beslenerek, deneme-yanılma yöntemiyle, ezber bozan, çevik bir şirket kültürü inşa etmek. Pandemi koşullarıyla birlikte başladığımız bu yenilenme sürecini, çağın getirdikleri ve çalışanlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda sürekli geliştireceğiz. “Geçmişin mirasını yenileyerek, gelecek nesillere aktarma” olarak belirlediğimiz şirket misyonumuzu gerçekleştirmeye devam edeceğiz.