27 Şubat 2024
Doğa Tamer – Sürdürülebilirlik Adımları Derneği
Sorunların çözümü için gidilecek yol nedir sorusuna hepimizin farklı bir cevabı vardır eminim. Çünkü hepimizin hayata ve ekonomiye bakışı farklı ama şu anki ekonomik sistemi nasıl daha iyiye götürebiliriz, nasıl geleceğin kaynaklarından çalmadan hareket edebiliriz. Bu soruların cevabını verecek şekilde kendimize tabiri caizse bir çeki düzen vermemiz lazım. Hiç kimse veya hiçbir kurum, karşı karşıya olduğumuz sosyal, çevresel ve ekonomik sorunlardan kaçmak veya bunları üstlenmemek lüksüne sahip değil.
Şu anki mevcut sistem, dünyanın geleceğini garanti edecek kadar değer üretmiyor. Üretilen değer adil dağılmıyor. Maliyetler artmaya devam ederken sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için zamana karşı yarışıyoruz. Dolayısıyla kapitalizme yeni bir bakış açısı lazım. Kapitalizmin tipik işleyiş mantığı içerisinde kârı kısa zamanda realize etmek öncelikli. 2020’nin başında Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nda paydaşlar kapitalizmi yeniden gündeme geldi. Nedir paydaşlar kapitalizmi? Şirketlerin müşterilerine, ilişkili olduğu diğer şirketlere, tedarikçilerine, bulunduğu bölgeye, çalışanlarına ve topluma hizmet etmeye yöneldiği bir sistem. Hatta günümüzde, gezegenin de çıkarlarını gözetmesi gereken bir sistem. Artık şirketler, kâr elde ederken yapacağı faaliyetten paydaşların zarar ya da yarar göreceğini düşünerek hareket etmesi gerekiyor. Toplam etkisini sahiplenen, hissedar getirisini bir amaç olarak değil, yaptıklarının sonucu olarak gören şirketler gelecekte kazanacak. 2024, sürdürülebilirlik stratejisinin yılı olacak. Bu sadece hükümetler veya şirketler için değil, bireyler için de geçerli.
Yenilenebilir enerjinin yükselişi
Dünyadaki pek çok bilim insanının söylediği şu; özellikle enerji sistemleriyle ilgili adım atılmazsa geçen birkaç yılda gördüğümüz yangınlar, kuraklıklar, sel felaketleri, dolular, hortumların hem sıklığı hem de olduğu zamanki şiddeti artacak. İklim değişikliğinin sonuçlarını ne yazık ki hepimiz artık iliklerimize kadar hissediyoruz. İklim değişikliğine bulunacak çözüm ise enerji sektöründen geçiyor, çünkü karbon emisyonlarının yüzde 80’i fosil yakıtlardan kaynaklanıyor; kömür, petrol ve doğalgazdan. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2023 raporuna göre; bu oran 2030 yılına kadar yüzde 73’e düşecek.
Temiz enerji teknolojilerinin ilerlemesiyle yatırımlar da buraya kaymaya başladı. 2023’te küresel yenilenebilir enerji kapasitesi yüzde 50 artış göstererek yaklaşık 510 GW’a ulaştı. Bu, son yirmi yılda kaydedilen en hızlı büyüme oranı oldu. Temiz enerji teknolojilerine geçiş, çevresel etkileri azaltmak ve hava kalitesini iyileştirmekle kalmıyor; yeni iş ve yatırım fırsatları sunuyor. Teknoloji geliştirme, üretim, montaj ve bakım alanlarında istihdam yaratırken enerji güvenliğini de artırıyor.
Elektrikli araçların pazar payı artıyor
Son yıllarda elektrikli araç sektöründe büyük değişiklikler yaşanıyor. 2019’da dünyada satılan her 100 aracın iki tanesi elektrikliyken, 2023’te bu oran her 5 arabadan birinin elektrikli olduğu yönünde. Goldman Sachs'ın tahminlerine göre, artan maliyet verimliliği ve değişen tüketici davranışları göz önüne alındığında, küresel elektrikli araç satışlarının 2035 yılına kadar küresel yeni araç satışlarının yarısını oluşturacağı öngörülüyor. Pazar oluştukça fiyatlar düşmeye devam edecek ve elektrikli araçlar pek çok insan için daha uygun fiyatlı olacak.
Elektrikli araçlarda kullanılan lityum iyon pillerin çevre için yeni bir tehdit olduğu tartışmaları sürerken; Japon üreticiler sıvı bileşenleri katı maddelerle değiştiren, Çinli üreticiler de sodyuma dayalı piller geliştirdiklerini duyurdular. 2030’a kadar daha hızlı şarj olabilen, menzili yüksek, daha ucuz elektrikli araçlar piyasaya sürülecek.
Suyun geleceği
Nüfus artışı, iklim krizi ve sektörlerin artan su talebiyle birlikte tatlı su kaynakları giderek azalmaya ve var olanlar da kirlenmeye başladı. Suyun kısıtlı bir kaynak olarak ele alınması gerekmektedir. Günümüzde kurumların suyun yeniden kullanımı, gri su sistemleri, yağmur suyu hasadı gibi su çözümlerine odaklandıklarını görüyoruz.
Yağmur suyu hasadı, mevcut yağmur suyunu yıl boyunca büyük sermaye harcamalarına ihtiyaç duymadan su ihtiyacını karşılamak için yapılıyor. 2021 yılının başında 2 bin metrekarenin üzerindeki parsellere yapılacak binalarda yağmur suyu toplama sistemi zorunlu hale getirildi.
Sorumlu liderlere olan ihtiyaç
Sürdürülebilirlik ve eko-bilinçli düşünce ve davranış, oldukça uzun bir süredir bir hareket haline geldi. Giderek insanlar için bir ifade biçimi olmaya başladı. Onlara kim olduklarını ve yaşadıkları temel değerleri iletmeleri için bir yol sağlıyor. Sürdürülebilir ve etik uygulamalar günümüz gençliği tarafından yönlendiriliyor. Etkileşimde bulundukları ve alışveriş yaptıkları amaç odaklı markalar da giderek daha fazla talep görecek.
Değişimlerin şirketlerin tepe yönetimlerinin sorumluluk almasıyla olabileceği bir gerçek. Liderler, dünyadaki sorunların farkındalarsa ve şirketlerinin bu sorunlardan bazılarını nasıl çözeceğini anlarlarsa ancak o zaman mümkün olacak. Liderlerin tüm etkilerin sorumluluğunu almaları gerekiyor. Birçok şirket, tedarik zincirlerinde olduğu gibi sorumlulukları için de dış kaynak kullanabileceklerini düşünüyordu. Ancak bu artık işe yaramıyor. Giderek daha yüksek bir standarttan sorumlular. Liderler, hedefe nasıl gideceğini bilemiyor olsalar bile, gerekli olduğunu bildikleri hedefler belirlemek için cesur olmaları gerekiyor.
Dünyanın karmaşık sorunları tek başımıza omuzlayamayacağımız kadar büyük. Atılım yapabilmek için daha geniş ortaklıklar kurmaya ihtiyaç var. Sivil toplumla, yerel yönetimlerle ve devletlerle daha fazla çalışan şirketler daha başarılı oluyorlar ve toplumun geneli tarafından sorumlu kurumlar olarak görülüyorlar.